Ayak tırnağımı kapının altına sıkıştırarak, çektirmek suretiyle üç gündür kımıldayamadan yattığımdan artık bugün saçmalamak istiyorum. Kendimi çölde karayı görme umuduyla son gaz yürüyen ama sonunda kutup ayısı ile karşılaşan ''bahtsız bedevilere'' benzetiyorum buaralar. Evet, gerçekten öyle. Her ne kadar hayat üzerine fazla kafa yormasam da, bir şeyler ters gitti mi herşey ters gidiyor olmalı. Saçmalık... Yarın da pansumana gideceğim ki, demeyin keyfime. Gitmeden en yakın efes bayisine uğramak gerek gibi geliyor. Şaka gibi... Aslında bu duruma düşmemin sebebi de bir şaka. Sevgili bir arkadaşımın şakası. Ayağıma baktıkça güzel dileklerimi iletiyorum kendisine, saat başı. Bir de ben hayatımın sonuna kadar gideceğim yere ''yürüyerek'' gitmek zorundayım sanırım. Araba kullanamadığım gibi, tekerlekli sandalye, koltuk değneği gibi bilimum gereksiz araçları da kullanamıyorum. Böyle bir kabiliyetim yok, evet. Şimdi değerli okuyucular, elele verip sinerji yaratmalıyız. Yarın ki pansumanda fazla acı çekmemem için. En azından şu kısa yazının bu kısmına gelen her okuyucu bana iyi dileklerini iletirse, eminim sargı bandının ayağıma yapışan kısmını çekilirken hissetmeyeceğim, batikon döktüklerinde canım yanmayacak ve tırnak yeniden çıkana kadar Ankara yollarında şen şakrak yürüyebileceğim.
(PS: Saygıdeğer ülkemiz ''abazalarının'' laf atmalarına bile razıyım:()
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder